Gezi ve Yorum

Adatepe Köyü/Kaz Dağları

 ” Geceleri, gökyüzü müstesna ve ihtişamlı bir görüntüyle, ‘laciverdi bir bahçe’ aydınlığıyla beliriyor. Çocukluğumdan bu yana ilk defa, Samanyolu’nu Adatepe gecelerinde gördüm yeniden; Samanyolu’nu, Çolpan ve öteki yıldızları…” Hilmi Yavuz

Doğaya, tarihe, kültüre, geçmişe sahip çıkınca bilinçli ve estetik duyarlılığı olan insanların dokunuşuyla eskiden terkedilmiş harabe halde olan Adatepe köyü, bugün binlerce kişinin ziyaret ettiği estetik ve ilham verici ortamıyla gelenlerin huzur bulduğu bir yer olmuş.

Adatepe köyü denince binlerce yıllık geçmişi olan bir yerden bahsediyoruz. Rum ve Türk ailelerin uzun yıllar kardeşçe yaşadığı Adatepe köyünün kaderi de birçok yerde olduğu gibi 1923 yılında mübadele ile değişmiş. Rumlar köyden ayrılmak zorunda kalmış. Yerlerine, Adatepe köyüne, Girit ve Midilli’den Türkler yerleşmiş.

Yıllar içerisinde özellikle 1950’lerden sonra Adatepe köy nüfusu giderek azalmış. 1980’lerden sonra şehir hayatından bunalan bir kısım aydın, yazar, entelektüel insanın burayı keşfetmesiyle 100’den fazla evin aslına sadık kalınarak restorasyonu ile Adatepe köyü eski güzel günlerine kavuşmuş.

Adatepe köyüne gitmek için Bursa, İzmir üzeri gelenler Edremit, Altınoluk yolundan devam ettiklerinde Küçükkuyu beldesine gelecekler. Küçükkuyu merkezde “Zeus Altarı” tabelasından içeri girdiklerinde 2 km’lik bir yolculukla tepeyi tırmandıklarında Adatepe köyüne ulaşmış olacaklar. Çanakkale üzeri gelenlerde, Ezine’yi, Ayvacık ilçesini geçtikten sonra güzel manzaralı yolun sonunda Küçükkuyu beldesine varmış olacaklar.

Adatepe köyünü gezdiğinizde birbirinden güzel Rum ve Türk taş yapı geleneği ile yapılmış sivil mimari örneğinin en güzellerini göreceksiniz. Köy zaten kayalık bir araziye kurulmuş. Bütün evlerin taşları yakınlardaki küçük taş ocaklarından karşılanmış. Hala geleneksel taş işçiliğini devam ettiren ustaların çalışmalarını da görebilirsiniz.

Adatepe köy meydanında ki kahvelerde oturup, bir şeyler içebilirsiniz, gözleme, mantı gibi hafif yiyecekler yiyebilir, otlu dondurmaların tadını çıkarabilirsiniz. Dut dibi lokantasını da akşam yemeği için önerebilirim.

Adatepe köyüne günübirlik gelenler yarım günde köyü ve Zeus altarı’nı rahatlıkla dolaşabilirler. Huzurlu bir ortamda birkaç gün geçirmek isteyenler için köyde çok güzel konaklama seçenekleri yer almaktadır. Bütçenize göre İda Blue oteli, köyün en güzel yapılarından tarihi konak Hünnap Han, Zeus Han butik otel ve Adatepe butik otel den birini tercih edebilirsiniz.

1989 yılında sit alanı ilan edilen Adatepe köyü, bölgedeki tek korunan köy olma özelliğine sahiptir. İsviçre Alpleri ile dünyanın oksijen oranı en yüksek yerlerinden biridir.

Hayatın beni bunalttığı, arınmaya ve yüklerden kurtulmaya ihtiyaç duyduğum her an bana kucak açan Kaz dağları ve Adatepe köyü bir başka oluşum ile de meraklıları kendine çekmeyi başarmıştır.

Bu yıl 20. Yılını köy meydanında çok güzel bir konser ile kutlayan “Adatepe Taş Mektep”.

Adatepe Köyü İlkokulu 1947-1985 yılları arasında aralıksız olarak hizmet verir, ancak 1985 yılında öğrenci azlığından dolayı kapatılır. Köyün öğrencileri ise Küçükkuyu’da eğitim almaya devam ederler. Bu sırada ise okulun binası kaderine terk edilir. Okul binasını 1997 yılında oldukça bakımsız halde iken Çanakkale Valiliği’nden kiraladık. Bölgeye özgü taş yapı özelliklerini taşıyan bu binayı, bütün özelliklerini koruyarak restore ettik. Uzun süren resmi izin çalışmaları ve restorasyon sonucunda hayalimiz gerçekleşti. Okul bugün felsefe, edebiyat, sanat ve sanat tarihi alanlarında seminerlerin yapıldığı, ayrıca değişik disiplinlerde çalışan sanatçıların serbest atölye çalışmaları yapacakları mekan, yani Adatepe Taşmektep’e dönüştü. Sitelerinde kendilerini böyle anlatıyorlar. Meraklılar www.tasmektep.com adresinden geçmiş yıllardaki seminerleri görebilir ve önümüzdeki yıllardaki seminerler için şimdiden tatil programlarını ayarlayabilirler.

Adatepe köyünde gezinizi bitirdikten sonra köyün çıkışında yer alan “Zeus Altarı’nı” görmeden dönmeyin. Orman içerisinde kısa bir yürüyüşle ulaşılan Zeus Altar’ı köyün denize bakan kısmında oldukça yüksek bir tepede yer alıyor.

Processed with Snapseed.

Bulutsuz bir günde, tüm körfezi, Edremit’ten Küçükkuyu’ya, uzaklardan Midilli’ye kadar her yer ayağınızın altında kalıyor. Özellikle kışın manzara doyumsuz oluyor.

Homeros ünlü eseri “İlyada” destanında şöyle diyor; “Ama o Zeus’u da görüyordu, çok pınarlı İda’nın en yüksek doruğunda, görünce de korku kaplıyordu yüreğini. Hera dosdoğru yürüdü “Gargaros” doruğuna, İda’nın en yüksek tepesiydi bu.”

Troya antik kentini keşfeden, Alman tüccar ve amatör arkeolog Heinrich Schliemann’ın iddiasına göre İlyada destanında “Gargaros” olarak geçen yer bugün Zeus Altar’ının olduğu yerdir. Zeus Truva savaşını bu tepeden izlemiştir. Zeus Altarı’na gidenlerin hatırlayacağı üzere, buraya merdivenlerle çıkılıyor ve kayanın üzerinde bir taht gibi duruyor. Manzarasını da düşündüğümde, her gittiğimde galiba Schliemann haklı demeden kendimi alamıyorum.

Adatepe köyünde gezinizi bitirdikten sonra tekrar Küçükkuyu’ya indiğinizde trafik ışıklarının karşı çaprazında Adatepe zeytinyağı müzesini göreceksiniz.

Türkiye’de türünün ilk örneği olan zeytinyağı fabrika-müze 2001 yılından buyana ziyaretçilere açık bir yer. Küçükkuyu’daki tarihi sabunhane binası restore edilerek bugünkü konumuna getirilmiş.

Müze içerisinde eski zeytinyağı sıkma aletleri, saklama kapları, amforalar, taşıma kapları, sabun yapımının aşamalarını, maketleri, eski obje ve belgeleri hayranlıkla izliyorsunuz. Bu ölmez ağacın meyvesinin soframıza yağ olarak gelmesindeki geçirdiği süreçlere tanıklık ediyorsunuz.

Müze bahçesinde yer alan satış bölümünden zeytin, zeytinyağı, sabun, çeşitli objeler ve kitap satın alabiliyorsunuz. Müze ve ürün görsellerinde yer alan kadın, Adatepe köyünde yaşamış, güzelliği ile nam salmış, mübadele zamanında Yunanistan’a göçmek zorunda kalmış Rum kızı “Refika”. Bu görseli, geçmişe ve köyün Rum halkına bir selam niteliğinde çok anlamlı bulduğumu söylemeliyim.

İda dağı ya da bugünkü adıyla Kaz dağları, şimdi olduğu gibi antik çağ insanlarını da güzelliği ve görkemiyle hep etkilemiş. Antik çağ mitoslarında tanrıların dağı olarak adı hep geçmiş. Çeşitli efsanelere, söylencelere konu olmuş. Alın elinize Homeros’un “İlyada” kitabını gelin Adatepe köyüne, günümüzün kaotik ortamından çıkıp geçmişin efsanelerine ve mitolojiye doğru sessiz ve huzurlu bir yolculuk yapın.

Exit mobile version