Kültürel Mirasımız “AŞÇI BACAKSIZ”
Uğruna seyahat edilecek lezzetler.
Yaz aylarında Afyon, özellikle İkbal ve Özdilek kavşağı, tatilcilerin gidiş ve dönüşlerinde günün her saati yoğun kalabalıklara sahne olmaktadır. Tatil amaçlı yola çıkılmasına rağmen herkesin acelesi olması ve telaşlı halleri bana devamlı garip gelmiştir.
Bu mola noktalarında, büyük kalabalıkların talebine yetişmeye çalışan tesisler, gayet sıradan lezzetler ve fabrikasyon tatlılar sunmak zorunda kalmaktalar.
Eğer yolunuz Afyon’a öğle saatlerinde düşerse, acele etmeyin tatildesiniz, kendinizi ödüllendirmeye hakkınız var. Gelin yaklaşık 3 km daha yol yapın ve Afyon merkeze girin. Afyon kalesinin alt kısmında Saraçlar çarşısında “Aşçı Bacaksız” da unutulmaz bir öğlen yemeği sizi bekliyor.
1860 yılından bu yana, yaklaşık 160 yıllık bir lokanta Aşçı Bacaksız. Bence Aşçı Bacaksız, sadece bir lokanta değil, kültürel mirasımızın, bozulmamış esnaf geleneğinin yaşatıldığı bir mekan.
6 masa 15 m2 bir dükkan.
Sadece işini yapan, basit bir mekan düşünün. Yemeklerde süsleme yok, şov yok. Sadece lezzet arayanları mutlu edecek bir yer Aşçı Bacaksız. Öyle menüde yok burada, sadece, kuzu tandır, pilav ve ekmek kadayıfı var. Daha ne olsun.
15 m2’lik bu dükkan da 6 masa var demiştim. Bu masalardan 3 tanesi 138 yıllık, diğer 3 masa (biraz daha yeni😉) 1938 yılında alınmış yani 81 yıllık ve yemeklerinizi hala bu üstleri mermer masalarda yiyorsunuz. Sandalyeler bir gelenek olarak masalara yan konuluyor.
Ahmet Madenci’nin boyunun kısalığından dolayı “Aşçı Bacaksız” lakabı mekana isim olmuş. Babadan oğula geçen aşçılık geleneğini şu an beşinci kuşak Kadir Madenci devam ettiriyor.
Kuzu tandırın lezzetinin sırrı da bu gelenekte yatıyor bence. Sütten kesilmiş kuzuları kendileri alıyor ve kendileri kesip, 1 gün dinlendiriyorlar. Ertesi gün etler parçalanıp, yaklaşık 200 gr’lık porsiyonlar haline getiriliyor. Yine kendi ifadeleri ile yemeğin lezzetli olmasını sağlayan en önemli unsurlardan biride etlerin kalaylı bakır tencerelere diziliş şekli. Etin kemikli kısmı tencerenin en altına diziliyor, yağsız but kısmı ortaya konuluyor, en üstede yağlı kaburga kısmı eklenerek pişmeye gönderiliyor. Servis edilirken yanına sadece pilav konuluyor ve tabi ki bir baş da kuru soğan. Tatlı olarak yine kendilerinin hazırladığı nefis hafif karamelize olmuş ekmek kadayıfı ve üzerine Afyon’un meşhur manda kaymağı.
Her gün 1 tencere pişiriliyor, saat 11 gibi servis başlıyor, yemek bitince (genelde saat 15-16 gibi) dükkan kapanıyor. Hemen hatırlatayım Aşçı Bacaksız’da POS cihazı yok. Nakit ödüyorsunuz.
Aşçı Bacaksız’da kuruluşundan buyana değişmeyen sadece lezzet değil, bazı ritüellerde halen devam ediyor. Aşçı Bacaksız ustanın müşterilerine bazı konularda kızıp, tepki göstermesi meşhurmuş. En çok da, selamsız dükkana girilmesine, yağsız kebap istenmesine (bu biraz esnemiş) ve buçuklu yemek istenmesine. Bu tür müşterilere yemek yok dermiş.
Son söz; Siz selam vererek Aşçı Bacaksız’a girin ve getirdikleri yemeğin lezzetiyle bir sonraki Afyon seyahatini planlamaya başlayın.