Gezi “Yorum” Yazıları
“Gel benimle, mutluluğun suç olmadığı yerlere gidelim.”
En Mutlu olduğum Yer “Bozcaada”
25 yıl, yazıyla yirmi beş yıl. Bozcaada’ya gidişimin bu yıl, 25. Yılı. Her yıl en az bir kez gittim, bazı yıllar 2-3 kez. Bir insan neden aynı yere 25 yıldır gider diye düşündüğümde, galiba başlıkta olduğu gibi, kendimi “En Mutlu Hissettiğim Yer”.
Gelin birde benim gözümden, Bozcaada’yı gezelim. Gidenler, çok tanıdık yerler, anılar, mutluluklar, hüzünler bulacak belki de. Gitmeyenler, merak edecek, araştıracak, bir sonraki tatil planlarına alacak belki de.
Rivayet odur ki; Günümüzde Çanakkale’nin bir ilçesi olan Lapseki’de, Paseidon’un oğlu Kyknos adında bir kral yaşarmış. Bu kralında “Thenes” adında bir oğlu olmuş. Gel zaman, git zaman Thenes’in annesi bir gün ölmüş. Babası kral Kyknos yeniden evlenmiş. Yine rivayet odur ki; Üvey anne, Thenes’i hiç sevmemiş, yanından uzaklaştırmak için ona birde iftira atmış. Üvey anne iftirasına şahitlik yapması için Kavalcı bir yalancı şahit bile bulmuş. Üvey annenin iftirasına inanan baba kral Kyknos, Thenes’i bir sandığa koyup denize atmış. Günler sonra sandık, şimdi bizim “Bozcaada” diye bildiğimiz kıyıya gelmiş ve Thenes buraya yerleşmiş. Adanın adı da “ Thenedos” olmuş. Yani “Thenes’in Adası” anlamında. Baba kral Kyknos, iftiranın farkına varınca çok pişman olmuş, dövünüp durmuş. Kalkmış barışmak için “Thenedos’a”kadar gitmiş. Lakin, bizim kızgın Thenes, babasının gemisinin “ipini keserek” barışmayı kabul etmemiş. Unutuyordum birde, Thenedos’a kavalcıların girmesini yasaklamış. Kim bilir, bir daha görüşmek istemediğimiz kişiler için söylediğimiz “İpini Kesmek” deyimi bu efsaneden geliyordur.
Bozcaada, Türkiye’nin üçüncü büyük adası. Çanakkale iline bağlı bir ilçe. Ama Türkiye’nin köyü olmayan tek ilçesi.
İster İstanbul tarafından gelin, ister Bursa, isterseniz İzmir, adaya geçmek için Ezine’ye bağlı “Geyikli” iskelesinden feribota binmek zorundayız. Feribot iskelesinden gidiş-dönüş araç ve yolcular dahil 70 TL’ye bilet alıp biniyoruz, keyifle çayımızı yudumlarken, 30-35 dakikada adaya ulaşıyoruz.
Yanaştığımız iskelenin sağ tarafında bizi Bozcaada kalesi, sol tarafında balıkçı barınağı ve limandaki lokantalar karşılıyor.
Gelin önce otelimize yerleşelim. Biraz soluklandıktan sonra adayı keşfe çıkalım.
Konaklama için benim tercihim yaklaşık 10 yıldır “Kaikias Otel” Kalenin hemen arka tarafında, Rum mahallesinde. Kendimi evimde gibi hissettiğim tek yer. Çok güzel bir konumda, çok şık dekore edilmiş standart odalar, vip odalar, deniz kenarında otelden bağımsız kayıkhane odası ve üstünde yalı odası ile sadece adanın değil, birçok otorite ve dergiye göre Türkiye’nin en güzel butik otellerinden birisi. Sahipleri, çok sevgili arkadaşlarım Mimar Handan ve İsmail mesleki becerilerini ve ince zevklerini otelin her detayına ayrıca kahvaltılarına da yansıtmış durumdalar. Giderseniz sadece sohbetlerini değil, yemeklerini ve içkilerini de sizlerle cömertçe paylaşacaklardır. (Bunda selamımın etkisi olabilir)
Diğer birçok konaklama alternatifi arasından zevkinize ve bütçenize en uygun olanları seçebilirsiniz. Ama özellikle Temmuz-Ağustos aylarında ve bayram tatillerinde daha önceden rezervasyonunuz yoksa konaklamada sorun yaşayabilirsiniz.
Yüzyıl başında ada nüfusunun yarısından fazlasını Rum vatandaşlarımız oluşturuyormuş. 1923 Lozan sonrası Yunanistan ile mübadele sırasında İstanbul, Gökçeada ve Bozcaada’da yaşayan Rum’lar mübadele dışı tutulmuş ve Rum vatandaşlarımız yerlerinde kalmış. Yıllar içerisinde çeşitli nedenlerle, özellikle İstanbul’da yaşanan 6-7 Eylül 1955’de Rum ve diğer azınlıklara karşı yapılan hareketler, 1970’lerde Kıbrıs’ta yaşanan sorunlar nedeni ile adalı Rum’lar başta Avustralya ve Atina olmak üzere çeşitli yerlere göçmek zorunda kalmışlar. Şuan 30-40 civarında Rum yaşıyor ve yaşlı nüfus olduğu için sayıları her geçen gün azalıyor.
Bozcaada’da nereleri gezelim?
Ada içerisinde koylar ve plajlar hariç her yere yürüyerek ulaşmak çok kolay.
Girin ara sokaklara, birbirinden güzel Rum evleri arasında tarihte bir yolculuk yapın. Rum mahallesinin ortalarında adada ibadete açık tek kilise olan “Meryem Ana” kilisesini göreceksiniz. Üç katlı kulesi ile üç semavi dini temsil ettiği söylenir. Sadece pazar günleri açık. Birçok ev önünde fotoğraf çekecek, begonvillerle, zakkumlarla sarmalanmış güzel kapılara hayranlıkla bakacaksınız. Sokak içlerinde birçok butik otel ve akşam yemeği için çok güzel restoranlar göreceksiniz. İskeleye yanaştığımızda solda balıkçı barınağı ve lokantalar var demiştim, Lokantaların arka sokakları Türk mahallesi, cumbalı evler, daracık sokaklar, Alaybey cami ve Köprülü Mehmet Paşa camileri görülmeye değer. Son birkaç yıldır Türk mahallesinde de küçük oteller, şık kafeler ve lokantalar açıldığını görmek sevindirici. Mimari farklılıktan nerede olduğunuzu kolayca anlayabilirsiniz zaten.
Bozcaada Müzesini mutlaka görün. Adayı daha yakından tanımak için en ideal yer. Sayın Hakan Gürünay’ın çabasına tanıklık edin. Duvarlarında eski ada fotoğrafları, evlerden bağışlanmış ve yaşanmışlıkları hissedilen eşyalar, objeler, evrakları görün. Çanakkale savaşından kalma çeşitli malzemeleri, geçmiş yıllarda ada yaşamını konu alan, bakkal, bağcılık, denizcilik, şarapçılık ile ilgili birçok anıya tanıklık edeceksiniz.
Bozcaada kalesini ziyaret edin. Kalenin içi ziyarete açık ve tüm heybeti ile yerinde duruyor. Kaleyi gezin, surlarına çıkın, burçlarından ada manzarasını seyredin. Yanınıza bir şiir kitabı alın, manzarası en güzel yere oturup, adaya karşı birkaç şiir okuyun.
Şarap fabrikalarını gezin. (Talay, Yunatçılar-Çamlıbağ, Corvus, Ataol, Amadeus.) beğendiklerinizden birkaç şişe alın. Fiyat/Kalite dengesi açısından benim tercihim Çamlıbağ.
Sanat galerilerini ziyaret edin. Rum mahallesinde, “Rengigül Sanat Galerisi”, “Bozcaada Sanat Galerisi” görülmeye değer. Ada, her zaman sanatçılar için bir cazibe merkezi olmuş, zamanla evler yaptırılmış özellikle birçok tanınmış ressamın yaşam alanı olmuş. Tiyatro, sinema ve müzik sektöründen birçok ünlüyü gezerken birçok yerde görebilirsiniz.
Aya Paraskevi manastırına gidin. Ayazma plajı yolu üzerinde, plaja doğru inmeye başlamadan hemen sağ tarafta, kocaman çınar ağaçlarının altında göreceksiniz. Rum Azize “Aya Paraskevi adına yaptırılmış bu küçük manastırda durup, biraz soluklanın.
Polente Feneri ve Rüzgar Gülleri ’ne gün batımına gidin. Bu seremoni artık bir fenomen olmuş durumda. Gerçekten Türkiye’de en güzel günbatımını seyredeceğiniz adanın batı burnundasınız. Özellikle yaz aylarında inanılmaz kalabalık olan buraya biraz erken gelin. Varsa yanınıza oturmak için küçük katlanır sandalyelerden alın, yoksa sorun değil ama mutlaka bir şişe ada şarabı bulunsun yanınızda.
Bozcaada’da Nerelerde Yüzelim?
Adayı cazip kılan ana unsurlardan biriside bir birinden güzel, bakir koylar, plajlar ve tertemiz bir deniz. Tabi ki sıcak bir deniz beklemeyenler için cazip.
Nerede denize gireceğiniz aslında birazda rüzgara bağlı. Poyraz ya da Lodos estiğinde gideceğiniz yer değişebilir, iyisi mi siz otelden çıkmadan bilen birine sorun.
— Ayazma, adanın en ünlü plajı. Tertemiz bir deniz ve incecik kumlar, daha yukardan sizi hayran bırakacak güzellikte. Şezlong, şemsiye ve plajın üst tarafında sıralanmış lokantalar ile adada bu hizmetleri bulabileceğiniz tek plaj. Temmuz ve Ağustos aylarında şezlong ve şemsiye bulmak için biraz erken gelmeniz gerekiyor ve bunlar ücretli. Yemek için benim gittiğim yer “Vahit’in Yeri”. Ayazma plajına geldiğinizde sağ taraf da yol boyunca diğer lokantaları geçerek devam edin, sol kol üzerinde tepede ki yer Vahit’in Yeri. Deniz sonrası öğlen yemeği için deniz manzaralı bir masa bulun, bir duble öğlen rakısına eşlik edecek birkaç küçük meze ve ana yemek olarak “Asma Yaprağında Izgara Sardalye” söyleyin. Bu menü benim tercihim, isteyenler tost, köfte, patates, tavuk, çig börek gibi birçok yemek alternatifinden seçebilir.
— Sulubahçe Koyu, Ayazma plajının biraz ilerisinde, Sessiz, sakin bir yer.
— Habbele Plajı, denizi hem taşlık, hem kumluk. Ayazmaya göre daha sakin olan plajın biraz ilerisinde uzun yıllardır hizmet veren “Mitos Beach” faaliyet göstermektedir. Orayı da tercih edebilirsiniz. Giderseniz, patlıcanlı pilavını öneririm.
— Akvaryum Koyu, bilenlerin ve meraklıların ilgisinin hiç eksik olmadığı küçük bir koy.
— Çayır Koyu, Lodos estiğinde bir günde buraya gelin. Daha çok adalı yerlilerin yüzmek için tercih ettiği bir yer. Burada ayrıca son 1-2 yıldır “Kitesurf” merkezi var. Meraklılar buradan ders alabilir.
— Poyraz Limanı, ada merkezine bir 15 dakikalık yürüme mesafesinde. Aman denizkestanelerine dikkat edin.
— Tekirbahçe Koyu, eskiden birkaç küçük butik otele ve son yıllarda açılan biraz daha büyük bir otele ev sahipliği yapan koy. Dışardan ücret karşılığı şezlong ve şemsiyeden yararlanabilirsiniz.
— Ada merkezde, yat limanının orada kalenin hemen önünde çay bahçeleri yazları birer küçük beach oluyor. Deniz temiz rahatlıkla girebilirsiniz. Merdivenleri kullanın lütfen burada da denizkestanesi oluyor. Birde ada merkezde, arka denizde salhaneye doğru beton iskeleden denize girmek bir alternatif olabilir.
Bozcaada’da Nerelerde Yiyelim;
Adada olduğunuzu unutmayın ve ağırlıklı deniz mahsulleri sunan yerleri tercih edin. Rum kültürünü yaşatan mezeleri, kabuklu deniz böceklerini, balıklarınızı limanda ya da ada sokakları içerisine yayılmış birçok yerde, ada şarabı, ya da rakı eşliğinde ama yan yana masalarda, şen kahkahalar arasında yiyeceğinizi unutmayın.
Bazı yıllar kapanan ya da el değiştiren işletmeler olabiliyor.
Liman tarafında adanın köklü lokantalarından;
Koreli Restoran
Boruzan Restoran
Mavi Beyaz Restoran tercih edile bilinir.
Rum Mahallesinde ara sokaklarda;
Sandal, Battı balık, Salkım, Asma6, Yalova Restaurant (Çanakkale merkezdeki meşhur yerin şubesi)
Kalenin arka tarafında “Kaikias Otelin” önünde “Insulares” başarılı bir yer.
Yine kale arkasında, salhaneye doğru giderken Cabalı meyhane manzarası ile güzel bir yer.
Ayazma plajına doğru giderken göreceğiniz benzin istasyonunun içerisinde “Tayyare Pizza” mutlaka denenmeli. Bugüne kadar yediğim en başarılı birkaç pizzacıdan birisi.
Ada merkezde yer alan “Ada Kafe” yemek ve kahvaltı için güzel bir seçenek.
Yemek öncesi ya da sonrası çay kahve içmek için, hafif bir şeyler yemek yada bir bira içmek için ada merkezinde; Çınaraltı kahvesi, Çan’lı İbo’nun yeri, Polente cafe, Ada Kafeyi (Özellikle Gelincik şerbetini deneyin) tercih edilebilirsiniz.
Kahve severler için günümüzün meşhur 3. Dalga kahvecilerinden “Shelter Coffe” merkezde sokak arasında.
Bozcaada’da Neler Yapabilirim?
Aslında gittiğiniz tarihlere denk gelirse veya sizler tatil planlarınızı bu günlere denk getirebilirseniz Ada’da birçok etkinlik yapılıyor. Birçoğuna birkaç kez katıldım, çok da keyif aldım. Zevkinize göre en az birini seçin derim.
- Mayıs ayı içerisinde, bu yıl 6.düzenlenen “New Balance” Bozcaada yarı maratonu ve 10 Km koşusu yapılıyor. Kendisine güvenen ayakkabılarını şimdiden hazırlayabilir. 2017 tarihini internetten araştırmaya başlayın.
- 26 Temmuz’da Bozcaadalı Rumların kutsal saydıkları “Aya Paraskevi” ya da halk arasında bilinen ismi ile “Ayazma Panayırı” kutlanıyor. Ayazma ’da ki küçük manastırda ibadetlerini yaptıktan sonra, manastırın bahçesinde yaşlı çınar ağaçlarının altında kurulan maslarda yemekler yenip, sirtakiler oynanıyor. Yurtdışından çok sayıda Bozcaadalı Rum o gün adaya geliyor. Birkaç yıl denk geldiğim bu panayırda, eğlencenin yanı sıra gizli bir hüzün çok fazla hissediliyor.
- Bu yıl 6-7 Ağustos’ta düzenlenen “Bozcaada Ozanın günü ve Homeros okumaları” etkinliğine en az bir kez katılmanızı isterim. 2002 yılından buyana, artık adada yaşayan, gazeteci ve yazar Haluk Şahin’in öncülüğünde düzenleniyor. Bu yılın ozanı “Akgün Akova” olmuş. Akşam saatlerinde Salhanenin önünde yılın ozanı kendi sesinden şiirlerini okuyor. Şiir severler, güzel bir Ağustos akşamında keyifli zaman geçirebilir. Ertesi sabah, gün doğarken, saat 5-6 gibi genellikle arka denizde konusu yine Troya’da geçen Homeros’un büyük destanı “İlyada” farklı dünya dillerinde okunuyor. Bugüne kadar galiba 9-10 farklı dilde okuma yapıldı. Yurt içinden ve dışından şair, yazar, bilim adamı, düşünür ve isteyen herkes buraya katılıyor. 3 kez katıldığım bu etkinlik, sizin de Bozcaada’yı daha çok sevmenize katkı sunacaktır.
Eylül ayının başı ile beraber, bağ bozumu festivali başlıyor. Adalı şarap üreticilerinin bağlarında, sabah traktörlere binip, işçilerle beraber sembolik de olsa bağ bozumu yapıp, topladığınız üzümleri tören alanına getiriyorsunuz. Katılın, bol bol sadece Bozcaada’da yetişen Çavuş üzümünden yersiniz.
- Son 4-5 yıldır Eylül ayı sonlarına doğru “ Yerel Lezzetler Festivali” düzenleniyor. Bozcaadalı kadınlar evlerinde yaptıkları yerel yemekleri festival alanında kurulan tezgahlarda sunuyorlar. Giriş ücreti karşılığı aldığınız tepsi ve fişlerle, beğendiğiniz yemeklerden tabaklarınıza alıp, deniz kenarında iştahla yiyebilirsiniz. 1 kez katıldım, çok büyük beklentiniz olmasın.
- Ekim ayı içerinde, yanılmıyorsam bu yıl ikincisi düzenlenecek “Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali” var, ilgilenenler internetten araştırabilir.
Bozcaada’dan Neler Alayım?
Aracınızdaki ya da valizinizdeki yer durumuna göre değişir aslında. Ama buralara kadar gelmişken, birde geleceğinizi bilenlerin siparişlerinden almadan dönmek olmaz.
Bozcaada denilince ilk akla gelen “Şarap”.
Bundan bir 10 yıl öncesine göre çok daha başarılı şaraplar yapıldığını görmek sevindirici.
Köklü üreticilerden “Talay”, “Ataol”, “Yunatçılar”ın yanına daha sonraki yıllarda “Corvus”, “Amadeus” eklendi. Bağları Bozcaada’da ama üretim yeri Ezine tarafında olan yılların Tiyatrocusu ve oyuncusu Cezmi Baskın’ın “Cezz” markasıyla şaraplarını da adadan alabilirsiniz. Göreceli bir durum olduğu için seçim sizlerin. İstediğinizden merkezde satış yerlerinden yada fabrika ziyareti ile beraber oralardan da alabilirsiniz. Yıllar içerisinde hepsinden denedim. Özellikle Yunatçılar’ın Çamlıbağ markalı ürünlerini Fiyat/Kalite dengesi açısından daha çok beğeniyorum. Bu yıl “Kaikias” otelde sevgili dostum İsmail’in ikramları ile “Cezz” şaraplarını da sevdim.
Bozcaada’nın Domates reçeli meşhurdur. Denemenizi ve giderken almanızı öneririm. “Salto” ailesinin yaptığı ve aynı isimle satılan reçelleri gibi “Gülerada” da üretim yapıyor. Gezerken bir çok yerde ve tezgahta ev yapımı reçellere rastlayacaksınız. İstediğinizden seçim yapabilirsiniz.
Veli Dede Fırını ya da Çiçek pastanesinden birbirinden güzel kurabiyeler almadan olmaz.
Ada Cafe’nin meşhur Gelincik şerbetinden için ayrıca giderken mutlaka alın. Konsantre olan şerbeti evde suyla karıştırarak misafirlerinize ikram edin.
Antikacı Ufuk’a uğrayın, sevgili arkadaşım Ufuk yazın Bozcaada’da, kışın Ayvalık’ta. Kaikias otelin hemen yanındaki küçük bir dükkan, mutlaka bir şeyler beğeneceksiniz. Tam bir “Mandıra Filozofu” Ufuk, siz dükkanda dolaşın, sormazsanız konuşmaz.
Ada sokaklarında gezerken bir çok hediyelik eşya dükkanında beğeneceğiniz ürünler olacaktır. Özellikle başka yerde bulamayacağınız şarap ve şarap kültürü ile ilgili objeler ilginizi çekecektir.
Sanat galerilerinde gezerken, ada ve yaşamı ile ilgili ve özellikle adada yaşayan ressamların ve sanatçıların eserlerinden bütçenize uygun bir şeyler bulacaksınız.
Daha çok şey yazılabilir ve birçok ayrıntı anlatıla bilinir. Onları da, Bozcaada’yı gezmiş siz değerli okuyucuların yorumlarına bırakıyorum.
Bana Bozcaada’da olmaktan keyif veren yerler ve etkinliklerden bazıları bunlar. Ama çoğu zaman hiçbir şey yapmadan oturmak, kitap okumak, bir şeyler yazmak, adalı dostlarımla uzun yemekler ve sohbetler yapmak, gelecekte yılın en az 6 ayını adada geçirmeyi planlamak, üzerimdeki bir yılın tüm yorgunluğunu alıp, ruhumu dinlendirmeye yetiyor.
Tarihçi Heredot Bozcaada’yı gördükten sonra şöyle demiş;
“Tanrı, insanlar uzun ömürlü olsunlar diye Bozcaada’yı yaratmış” . Bilinmez ama, ben gelecekte Bozcaada’ya yerleşerek denemek istiyorum.