“Verba volent scripta manent”
Çanakkale, efsanelerin yurdu. Tarih, kültür, medeniyet, muhteşem boğaz, turkuaz bir deniz, doğanın cömertliğini her an, her yerde görebileceğiniz Türkiye’deki en güzel ve benim de en sık gittiğim şehirlerden bir tanesi.
Sadece Türkiye’nin değil, Asya kıtasının da en batı ucunda yer alan Çanakkale yaklaşık 180 bin nüfusu ile küçük ama huzur dolu bir kent. Nüfusun önemli bir kısmı göçlerle oluşmuş bu da kentte farklı mutfak kültürlerinin iç içe geçmesini sağlamış. Bir deniz kıyısı kenti olan Çanakkale’de balığın ayrı bir yeri var. Mevsimine göre Sardalye, İstavrit, Zargana, Kocagöz, Kolyoz, Çinekop, Lüfer, Uskumru, Karagöz, Kupa, İzmarit en çok avlanan ve tüketilen balık türleri.
Balık deyince de Türkiye’nin en iyi balık lokantalarından birisi olan, tarihiyle, hikayesiyle, lezzetiyle her zaman gitmekten keyif aldığım, “Yalova Restoran” burada yer alıyor.
80 yıllık bir marka; “YALOVA RESTORAN”
Hikaye 1940 yılında başlıyor. Mübadele ile Girit’ten göçen Ziya Sürgit 1940 yılında Çanakkale yalı caddesinde küçük bir “Tek Tekçi” meyhanesi açar. Meyhane dediğime bakmayın, tek masası olan akşam saatlerinde gelenlerin ayak üstü şarap içip sohbet ettikleri bir yermiş.
İlk başlarda tabelası bile olmayan meyhaneyi herkes “Ziya’nın Yeri” olarak bilirmiş. Gel zaman git zaman talep de olunca, çarşı esnafına öğlen yemek çıkarmaya başlayan bir lokantaya dönüşmüş. Lokanta olmuş ama ismi ve tabelası henüz ortada yok.
Lokantaya bir isim verilmesi gündeme gelince vefa duygusu ağır basmış. Aynı zamanda arıcılıkla da uğraşan Ziya Sürgit, arılarını en çok Eceabat’a bağlı Yalova köyüne götürürmüş ve en iyi arkadaşının yaşadığı bu köyün ismini lokantasına uygun bulmuş. İsminin Yalova ilimizle bir ilgisi yok anlayacağınız.
Bu arada küçük bir ayrıntıyı paylaşmak isterim. Yalova köyünün tarihimizde önemli bir yeri var. Atatürk Çanakkale savaşında Yalova köyünü hastane, hemen yakınındaki Bigalı köyünü de karargah olarak kullanmış.
Ziya Sürgit’in ölümünden sonra oğulları Şeref ve Mehmet lokantayı bir süre daha eski yerinde işlettikten sonra önce Yalı Hanın çarşıya bakan tarafına taşıyorlar sonra da bugünkü yerleri olan tarihi balık halinin üst katı Yalova Restoranın yeni mekanı oluyor.
80 ve 84 yıllarında kardeşlerin vefatı üzerine işletme 3. Kuşak 17 yaşında lise son sınıf öğrencisi Ertuğrul Sürgit’e kalıyor. Çok başarılı işler yapan Ertuğrul Bey bugün Yalova Restoranı bir marka haline getiriyor. 2003 yılında balık hali taşınınca alt katta restorana katılıyor ve bugün terası ile üç katta hizmet vermeye devam ediyor. Müdavimlerin tercihi mutfağında olduğu orta kat. İlk kez gelecek olanlar manzarası ile alt katıda tercih edebilirler. Hafta sonu gelecekseniz önceden rezervasyon yaptırmadan yer bulmanız zor olabilir.
Geleneklerine bağlı kalan Yalova Restoran halen dedelerinin zamanında olduğu gibi müşterilerine öğlen tencere yemekleri çıkarmaya devam ediyor. Müşterileri arasında kimler yok ki; Sanatçılar, iş adamları, üst düzey yöneticiler, devlet adamları, yabancılar, şeref defterlerini inceleyince birçok tanıdık ismin yazısını görebiliyorsunuz. Sadece Yalova Restoranda yemek yemeye Çanakkale’ye gelenler bile var.
Yalova Restoranın menüsünde Akdeniz mutfağının hakimiyeti görülüyor. Zeytinyağı ve otlar bolca kullanılıyor. Her gün yaklaşık 60-65 çeşit meze hazırlanıyor. Boğaz zaten balıkların geçiş noktası. En tazesi, en lezzetlisini mevsiminde yemek mümkün.
Burayı özel kılan ve benim gibi meraklılarını buraya çeken nedenlerin başında kabuklu deniz ürünlerinin bolluğu ve lezzeti geliyor. İstiridye, iki farklı kum midyesi olan Akivades ve Deniz Fasulyesi (Tellina), Kidonya , Vongole, Deniz Kulağı (Abolone), Deniz Tarağı gibi. Burada hiçbir şekilde ithal ya da dondurulmuş deniz ürünü kullanılmıyor.
Ertuğrul Sürgit “Türkiye Kıyılarının Balıkları” isminde kitap yazacak kadar işine tutkun birisi. Bir röportajında işlerin nispeten azaldığı kış aylarında vakitlerinin çoğunu Ar-Ge çalışmalarına ayırdıklarını söylüyor. Yeni lezzet arayışlarını her gittiğimde meze dolaplarında hayranlıkla görebiliyorum.
Çanakkale’deki Yalova Restoranı 35 yıldır başarılı bir şekilde işleten Ertuğrul Bey ve eşi Didem Hanım 2016 yılında Bozcaada’da Rum mahallesinde 2. Şubelerini açıyorlar. Bozcaada’daki şubelerinde de 2 kez yemeklerini yemiş biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki kaliteden ve lezzetten ödün vermeden marka değerlerini yükseltmeye devam ediyorlar.
Bir gün yolunuz Çanakkale’ye düşerse, ya da Bozcaada’ya, Yalova Restoranı denemeden dönmeyin. Muhtemelen bu yazıyı unutacaksınız, ama damağınızda kalan lezzetleri kolay kolay unutamayacaksınız.