MOSTAR

26. Mayıs 2020 Gezi 0

“Hayattan bunaldığınız zaman Bosna’ya gitmelidir” der İlber Ortay’lı, “Bir Ömür Nasıl Yaşanır” adlı kitabında. Ve devam eder, Bosna’da Müslümanlık, Osmanlılık ve medeniyet birleşmiştir. Ezan orada sade insan sesiyle okunur, pek güzeldir. İslam dünyası hakkında ümidinizi yitirirseniz de Bosna’ya gidin. Oradaki dini hava ve laik atmosfer, şık kıyafetler ve mütevazi İslam, insan sesiyle okunan ezan ve çarşının Osmanlı havası muhakkak teneffüs edilmelidir.

Mostar Köprüsü

İlber Ortay’lının yukardaki sözlerini Saraybosna’da doyasıyla yaşamış ve bir önceki “İyimserliğin ve Hoşgörünün Başkenti; Saraybosna” yazımda yansıtmaya çalışmıştım. Yeni rotam Mostar’a benzer duygularla yolculuk yapıyorum.

Saraybosna İstasyonu

Saraybosna gezimi bitirdikten sonra, ben tercihimi trenden yana kullanıyorum ve 2,5 saatte, şahane manzaralar eşliğinde Mostar’a ulaşıyorum. Yol boyunca Mostar’la ilgili okuduklarımı ve aldığım notları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sarybosna-Mostar arası tren yolculuğu

Mostar, Bosna-Hersek‘te Hersek bölgesinin en büyük şehri ve Bosna-Hersek Federasyonu’na bağlı Hersek-Neretva Kantonu’nun idarî merkezi olan şehir. Neretva Nehri’nin kıyısında yer alan Mostar, Hersek’in başkentidir.

Mostar’ın köyleri

Mostar şehri günümüzden yaklaşık 600 yıl önce, nazlı nazlı akan “Neretva” nehrinin iki yanında kurulmuş, Balkanların incisi konumunda küçük bir yerleşim yeri imiş.

Eski Kartpostallarda Mostar

Osmanlılar 1468 yılında Bılaga’yın fethinden sonra, Mostar’ı da alırlar. Bu yeni dönemde şehirle birlikte, ticaret ve sanatta gelişir. Kitaplar, Mostar’ın altın devrini 16. yy da yaşamaya başladığını yazar. Bu dönemde en görkemli yapılar kurulmaya başlar, sanayi gelişir. Bu devirden günümüze Mostar hala Bosna Hersek’in sanayi ve kültür merkezi olma özelliğini korumaya devam ediyor.

Eski kartpostallarda Mostar

Osmanlının güçsüzleşmeye başladığı 17. yy sonlarında Karadağ ve Sırbistan Osmanlıya savaş açarlar, ve bir yıl sonra barış ilan edilir. Berlin barış kongresinde Bosna Hersek, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu hakimiyetine geçer. Bu dönemde Mostar, batılı mimari anlamında gelişmesine devam eder ve yeni bir ruh kazanır. Kendi oryantal görünüşünü eski şehir merkezinde ve mahallerinde koruyan Mostar, Avrupa şehir manzarasını da yeni merkezinde yaşatmaya devam ediyor.

Mostar

Avusturya ordusu subayı Robert Michel, 1909 yılında Mostar’ı şöyle tasvir eder; “Az bir istekle eski Mostar’ın özelliklerinden lezzet alabiliriz. Yeni Mostar’ın ışıltısına rağmen, eski Mostar mütevaziliği ile daha güçlüdür.” Bugün de Mostar’ı ziyaret ettiğinizde, eski şehrin güzelliği ve görkemi görenleri büyülemeye devam ediyor.

MOSTAR’DA NERELERİ GEZELİM;

Mostar Köprüsü;
Mostar Köprüsü

Yerel dilde “Stari Most” eski köprü denilen Mostar köprüsü, şehrin adeta simgesi konumundadır. Köprüyü 1566 yılında ünlü saray mimarı olan, Sinan’ın öğrencisi, Mimar Hayrettin inşa eder. Yaklaşık 25 metre yüksekliğinde, 4 metre genişliğinde ve 30 metre uzunluğundaki köprü, 427 yıl boyunca iki yakayı birleştirir.

Mostar köprüsünün her iki tarafında Tara ve Halebiye kuleleri vardır. Kule içlerinde “Mostari” denilen köprü bekçileri otururmuş. Mostar’ın adı da bu kelimeden gelmektedir.

Tara Kulesi

Mostar köprüsü Kasım 1993 yılında dünya gündemine acı bir haberle girer. Bosna savaşı sırasında Hırvatlar tarafından köprü bombalarla yıkılır, enkazı Neretva nehrini doldurur. 427 yıl ayakta kalan bu tarihi köprünün yıkılışı herkesi üzüntüye boğar. Bu sadece ulaşım sağlayan bir köprü değil, Balkanların incisi bir simgedir. Savaş sonrası 1997 yılında Türkiye’nin öncülüğünde, enkazından kurtarılan parçalarla inşasına yeniden başlanır ve 2004 yılında tamamlanır.

2005 yılına gelindiğinde hakkettiği ilgiyi görür ve eski şehir çarsıyla birlikte Mostar Köprüsü UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası” listesine dahil edilir. Gecikmiş de olsa yaraları bir nebze sarılmış olur.

Geçmiş yıllardan bu yana gelen bir gelenek biraz değişerek Mostar Köprüsünde yaşatılmaya devam ediyor. Genç erkeklerin sevdikleri kızlara aşklarını ve cesaretlerini göstermek için 25 metre yükseklikteki köprüden, Neretva’nın serin sularına atlama seremonisi günümüzde para karşılığı yapılan bir gösteriye dönüşmüş durumda. Bir gün denk gelirseniz, yine de cesaretlerini mutlaka kutlayacaksınız.

Sivil mimari örnekleri; KONAKLAR

Mostar’da az da olsa Osmanlı döneminde,17. yy da, inşa edilmiş birbirinden güzel konaklar görülebilir.

Bişçeviç Evi (Biscevica Kuca), Muslibeyzade evi ve Kaytaz ailesinin evi geziniz sırasında ziyaret planınızda olması gereken yerler. Ahşap işçiliğinin en güzel örneklerini görebileceğiniz bu güzel konaklarda, aynı zamanda dönemin yaşamına ışık tutan birçok ayrıntı gezginlerin ilgisini çekmeye devam ediyor.

Farklı inançlara saygı; İBADETHANELER

Saraybosna’da olduğu gibi Mostar’da uzun yıllar boyunca inançlara ve farklı kültürlere hoşgörülü yaklaşımın en güzel örneklerinin yaşandığı bir yer olmuş. Bosna savaşı sırasında hasar gören yapıların restorasyonları tamamlanmış ve ziyarete açık durumdalar.

Geziniz sırasında Karagözbey Cami, Koski Mehmed-Paşa Cami, Fransisken Manastırı, Ortodoks Kilisesi ve Sinagog Mostar’da görülecek ibadethanelerdendir.

Eski Köprü Müzesi;

Köprü girişinde yer alan Tara kulesinin hemen altında göreceğiniz eski köprü müzesi 2006 yılında açılmış. Mostar ve köprü ile ilgili eski kaynakları ve fotoğrafları görebiliyorsunuz. Tarihte küçük bir yolculuk aslında burası. Bu müze Mostar gezimde duygusal anlar yaşamama neden olan yer. Burada Bosna savaşı sırasında köprünün saldırıya uğrayışı ve yıkılışının videosunu izlemiştim.

Saat Kulesi ve Hersek Tarih Müzesi;

Mostar’da görülecek yerlerinden biri de saat kulesidir. Saat kulesine kadar gelmişken, kulenin hemen yanında bulunan Hersek Tarih Müzesi de ziyaret edilmelidir. Müze küçük olsa da gezdiğiniz bölgeye ait tarihi ve kültürel bilgilere burada ulaşabiliyorsunuz.

Partizan Abidesi;

Mostar küçük bir şehir olduğu için kısa zaman da birçok yeri yürüyerek görebiliyorsunuz. Partizan abidesini de vaktiniz olursa görmenizi tavsiye ederim. 2.Dünya savaşında bu bölgede hayatını kaybeden 560 Partizanın anısına inşa edilmiş.

Şehrin kalbi; ÇARŞI

Taş döşeli caddesiyle çarşı Mostar’ın kalbi konumunda. Çarşının sol tarafı zanaat imalathaneleriyle, dükkanlarıyla en çok ziyaret edilen yer.

 İçinde kuyumcular çalıştığı için bu eski çarşı kısmı kuyumculuk olarak adlandırılmış. Kuyumculardan başka demirciler, kürkçüler, ipekçiler, saatçiler, dericiler gibi zanaatçılar var. Kuyumculuğun dar sokaklarında gezerken eski zamanların canlı çarşı havasını hissedebiliyorsunuz.

Mostar’da yeme içme kültürü ile ilgili detaylı bir şeyler yazmıyorum çünkü, Saraybosna yazımda Bosna Hersek mutfak kültürü ile ilgili detaylı bilgi vermiştim. Burada da en çok tercih edilen yemek cevapi. Köprü manzarası ile ilgi çekici Restoran Lagero, Tima Irma, Hindin Han ve Sadrvan Mostar’da önereceğim birkaç restorana örnek. Güzel bir kahve içmek ve mola vermek için önereceğim en güzel yer Cafe de Alma.

Blagay (Blagaj) Tekkesi;
Blagay Alperenler Tekkesi

Gezimi Mostar’ın 12 km dışında yer alan ve buraya kadar gelmişken görmeden dönmeyin diyeceğim Blagay tekkesi ile sonlandırmak istiyorum. Mostar’dan bir taksi ile güzel bir yolculukla kısa sürede ulaşabiliyorsunuz.

Burası Neretva nehrini besleyen en büyük kollardan Buna ırmağının çıktığı mağaranın giriş noktası.  500 yıllık bu Alperenler tekkesi içinden nehir doğan bir dağın eteğine kurulmuş.

Blagay tekkesinin en önemli kahramanı ise “Sarı Saltuk”. Aynı zamanda Balkanların kahramanı. Tarihçilere göre Ahmet Yesevi’nin müritlerinden olan Sarı Saltuk, 770 kişi ile Anadolu’dan Balkanlara gelir. Bileği sağlam, yüreği sağlam bu Bektaşi dervişleri manevi bir yönlendirme ile Balkanların Müslümanlaşmasında büyük rol oynarlar.

Vrelo Blagaj Restoran

Blagay Tekke’sinin girişinde bulunan balık restoranları, ‘’Buna’’ nın kaynağında avlanan lezzetli balıklarıyla ünlü. Tekkeye geldiğinizde bu güzel restoranlarda hem güzel bir yemek yiyebilirsiniz hem de bu doğa harikasını ve Blagay Tekkesi’nin o güzel mimarisini doya doya izleyebilirsiniz.

Son söz;

Gündüz Vassaf “Mostari” adlı deneme kitabında “Ne yaşamaya ne de ölmeye acelem var” diye yazar Mostar’da geçirdiği inziva günleri için. Gerçekten de Mostar, hayatın yavaş yaşandığı, durup düşünmeye bolca zamanın kaldığı büyülü bir coğrafya. Acelesi olmayanların bir gün mutlaka gideceği bir yer.